9 Nisan 2011 Cumartesi

DİKKAT: BU BİR DOĞUM GÜNÜ YAZISIDIR!

    Bir kitap okudum hayatım değişti demeyi çok isterdim; fakat bir kanka tanıdım hayatımın olmazsa olmazlar listesinde top 3’te yerini aldı. Tanışmamız, “Merhaba ben Haşan” (hoş adımı söylerken neden sert ünsüzlerdeki fıstıkçı şahap sözcüğünden ‘s’ harfini değil de ‘ş’ harfini seçmişim; orası ayrı mesele) cümlesiyle başladı. Hazırlık atlamak için girdiğimiz “muafiyet sınavının” sonuçlarına bakarken çekmişti dikkatimi deve boyuyla! kendileri. Sırtımda çantam, fen edebiyat fakültesinin 2. katında panoda açıklanan sonuçlara bakıyordum. Hazırlığı atlayanlar “başarılı” ve hazırlık okuyacaklar “başarısız” olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Ben adımın hemen yanında kocaman “başarısız” yazan gruptaydım. “Aaa ben geçememişim!” cümlesini kurduğumda yanımda bitiverdi ve işte o an o çilli suratıyla aynı sınıfta okuyacağımız haberini verdi. Listedeki “K nokta Çiğdem DURU” demek buymuş dedim içimden. Kısa süreli bir tanışma faslından sonra üniversiteyi yeni kazanmış” asi kız moduyla saliselik hızla ayrılıverdi yanımdan. İçimden, “Havanı yesinler!” sendeki hava otomobil lastiğinde de var demek geçmişti, ama erken diye düşünüp bir süre ertelemiştim önyargılı cümlelerimi. Merak etme, o cümleyi kurmadım hiç : )

    Über süper ötesi aldığı İngilizce eğitiminin hakkını verecek şekilde katıldığı derslerde aksanını konuşturuyordu daha ilk günlerde. Ee ne de olsa, kolej mezunuydu. Ama bildiğiniz burnu havada gezen kolejli tiplerden hiç olmadı. Gayet mütevazı bir kişiliğe sahipti. Yalnız gözüme çarpan bir nokta vardı. Aralarda elinde Stephen King kitabıyla sınıfın balkonunda sigara eşliğinde kitap okumayı yeğliyordu. O zamanlarda anlamalıydım bu kızın psikopat olduğunu!

    “Belki üstümüze bir kuş sıçar” da bereketli günler olur münasebetiyle ice-break saatlerimiz vardı sınıf arkadaşlarıyla ders çıkışlarında. O da birkaç buluşmaya gelir, bir iki kelime bir şeyler söyler ve ardından pıtı pıtı kaldığı yurda giderdi.

    Günler su gibi geçiyor. Hazırlık sınıfının korkulu rüyası haline gelen Academic Research (Araştırma Teknikleri) dersinde sunum yapılacağı mevzusu herkesin götünün tutuşmasına yetmişti. İşte bizi yakınlaştıran da bu sunum mevzusu oldu. Teşekkürler Esra AYDIN! Teşekkürler prezentasyon, o yeah!

    Stephen King’ten aldığı gerilim ve korku ruhunu “FEAR” adlı konuyla herkesin önünde sunacağını söyledi. Ama bir video çekmesi gerekiyordu. Hafta sonu Adana’ya kendi evlerine çağırdı beni. Videoyu falan çektik de onu kullanmadı -ne yazık ki- gerçi eğlenmek için çekilmişti o. Neyse, her Türk gibi o da yumurta kapıya dayanınca harekete geçen bir insan olduğu için slaytlarını gönüllü olarak revize ve kontrol etmeyi kabul ettim. Ben power-point denen mucizevî mereti çakmıştım daha ilk kez tanıştığımda. Fıstık gibi de sunum yaptı Allahsız. Tabi benim katkılarımı da göz ardı edemeyiz şimdi. (Çok mütevazı olduğumu daha önce söylemiş miydim?) : )

    Gel zaman git zaman arkadaşlık ruhu daha da bağladı bizi birbirimize. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez oldu, gayri. Allahın her günü beraberdik; girmediğimiz çukur; çıkmadığımız bataklık kalmadı. Vize ve finallere çalışma azmiyle sabahladığımız günlerin en eğlenceli kısmı ise ders çalışmaktan çok yaptığımız fiskoslardı. Hoş fiskoslar da başımıza dert açmadı değil! Buraya hiç girmeyeceğim* O bar sizin bu bar bizim diye diye ertesi gün okul var mı yok mu derdine düşmeden gezdiğimiz akşamların haddi hesabı da yoktu. Sayesinde kankamın, patlayan lastiği bile ehliyet almadan değiştirme kıvraklığını gösterdiğim için kendimle gurur duyuyorum. Hoş, bilenzikleri! çıkarmayı unutmuştum ama ustadan yediğim fırça bile hayat dersi olmuştu benim için.

    Kim ne derse desin, kedilerin mır mır sesleriyle boğuştuğu Mart ayında doğmuş olsa da o dünyanın en tatlı ve en asil kankası. Ne mutlu bana ki, onun gibi bir insan var hayatımda. Arada kilometre mesafeler olsa da o benim hayatımın çok önemli bir parçası. (O benim, her şeyim* bu cümleyi hatırlayacağından eminim!)

Bilmem söylememe gerek var mı: DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN!



Not: Üniversite yıllarında etinizi kesse dahi gıkınızı çıkarmadığınız bir kankanız yoksa boşu boşuna okumuşsunuz demektir!